Muhafazakar Düşünce Dergisi Sayı 29-30
About this Book
Sivil toplum, modernleşme sürecinde devletin normatif denetleyici gücünün
artmasına, yine devletin vatandaşlar üzerinde kimlik belirleyici ve
değer yükleyici beklentisinin artmasına paralel olarak önem kazanmış bir
kavramdır. Sivil toplum, genel olarak birey ile devlet arasında iletişim sağlayıcı,
bireylerin çıkarlarını devlet karşısında koruyan ara kademelere işaret
etmektedir. Geleneksel sosyal yapının çöküşü ve cemaatlerin çözülüşüyle
birlikte siyaset kurumu tarihte hiç olmadığı kadar güçlü bir konuma gelerek,
bireylerde güçsüzlük duygusunun yaşandığı atomlaşma sorununu ortaya
çıkarmıştır. Buna bağlı olarak, bireylerin katılımcı vatandaşlık konumuna
getirilmesi ve demokrasinin geliştirilmesi yönünde sivil toplumun işlevsel
olacağı düşüncesi ve kanaati yükselmiştir. Hem cemaat gibi geleneksel
toplumsal yapılar, hem de dernek, sendika gibi örgütlü modern birlikler
sivil toplumun değişik yüzlerini meydana getirmektedir. Ayrıca başta sokaklar
olmak üzere devlet alanının dışında yer alan cafeler, kahvehaneler,
salonlar, sinemalar sivil toplumun fiziksel mekânlarını oluşturmaktadır. Sivil
toplumun iletişim araçlarını ise gazete, dergi, televizyon, radyo, internet
başta olmak üzere, insanlar arası iletişimi ve etkileşimi sağlayan her tür araç
teşkil etmektedir. Günümüz modern toplumlarında sivil toplumun bireysel
hakların ve özgürlüklerin savunma aracı olmasına ilişkin yaygın bir kanaat
ve beklenti bulunmaktadır. Ne var ki, sivil toplum örgütlerinin yer yer devletin
gönüllü organı veya yarı resmî organı konumuna geldiği de yadsınmaz
bir gerçektir.
Source: View Book on Google Books