Şarkılar

Şarkılar

About this Book

 "Eğer her şiirinde dolaylı, dolaysız, açık ya da kapalı biçimde; uygun düşsün ya da düşmesin kendini resmeden biri varsa o Leopardi'dir. Leopardi'nin şarkılarıyla ilgili olarak iki önemli tarih 1818 ve 1823'tür. Önemlidirler çünkü Leopardi'nin yaşamında iki dönüm noktasına işaret etmektedirler. Biri Leopardi'nin araştırmacılığı bırakıp şiire başvurduğu yıldır; ikincisi ise Roma'dan döndüğü yıl. Felsefe, ahlak, aşk, zevk, sonsuzluk, v.d. birçok konuda üzerinde düşünüp ürettiği kuramsal düşüncelerinin yer aldığı Zibaldone (sözcük anlamı: Düşünce demeti) bu dönem şiirlerinin temel malzemesini oluştururken, şairin tarihsel peşimizi ona rehber, yol gösterici olmuştur.

1818 öncesi ve sonrası Leopardi'nin şiir anlayışı açısından da önem taşımaktadır. Şiirin temel öğesi olan iç dünyasını yansıtacak güçte kendine özgü modeller arayışı içinde olduğu yıllardır. Klasikler ve romantikler arasındaki tartışma bu yıllara rastlamakta ve gene bu yıllarda romantik yazarları okumakta ve ünlü yazısı Discorso’yu bu yıllarda yazmaktadır. Ve gene bu yıllara rastlamaktadır Giordani ile dostluğunun başlaması. Discorso üzerinde dikkatle durmak gerekir. Çünkü bu yazısı Leopardi'nin şiir modeli üstündeki düşüncelerini ele veren yazısıdır. Bir kere bu saptamayı yapmakta yarar var: Leopardi bu yazısında klasik modellerin savunucu olmuş; romantik şiir modelini savunan romantiklere özellikle Cavaliere Ludovico Breme'yle (1780-1820) polemiğe girmiştir. Çünkü romantik şiirin savunucuları antiklerin şiirsel serüveninin temelinde "cehalet'in yattığını; gördükleri, işittikleri her şeyden hayrete düştüklerini ve duyulan aracılığıyla edindikleri izlenimleri şiirlerinde malzeme olarak kullandıklarını savunmuşlardır.

Buna karşın, çağdaş şiir modeli bilinç üzerine kuruludur demişlerdir. Çünkü modern insan etrafında olup bitenin ayırdındadır. Her şeye bilinçli yaklaşmaktadır. Bu nedenle şiirlerinde "mantık" ile "masal'ın uyuşması ya da bir arada bulunması söz konusu edilemez. Buna karşın Leopardi —şiirden kurgu, yanılsama, imgelemi çıkardığımız zaman gerçeğin ve aklın doğrultusunda gitmesi gerekir ki o zaman artık şiirde şiirden söz edilemez olur ve metafizikle özdeşleşir— derken Leopardi'nin şiirle felsefe arasına bir çizgi koyduğu ortaya çıkar. Ayrıca Leopardi, romantik şiirin, malzemesini klasik şiirin kullandığı soylu, yüce, zarif malzemesine karşın, yalın, halkın içinden gelen, dolayısıyla inceliği olmayan, soyluluktan uzak kaba bir malzeme olduğunu savunur.

Romantik şiirin malzemesini topladığı toplum yapısına, yani çağdaş yapıya ilişkin Leopardi'nin düşüncelerini bu aşamada göz önünde tutmak gerekir. Leopardi'nin klasik-romantik tartışmasında klasiklerden yana olmasının gerekçelerini net bir biçimde daha önce yazdığı bir mektupta belirlediğini anımsatmak isterim. Bu mektup 18 Temmuz 1816'da Madame de Stael'e (1766-1817 yılları arasında yaşamış De Allemagne ve Corinne adlı yapıtlarıyla romantik savların neolatin ülkelerde yayılmasına çokça katkıda bulunmuştur) yazılmıştır. İleri sürdüğü savları arasında öne çıkanı antik yazar ve şairlerin özgünlüğüne ilişkin yazdıklarıdır. Çünkü antik yazarların önünde model yoktur. Bu nedenle üstün yaratıcı güce sahiptirler. Oysa daha sonraki yazar ve şairlerin, genel anlamda sanatçıların, öykünecekleri örnekleri yaratan antikler olmuştur. Antiklerin üstünlüğü doğayı derinliğine hissetme becerisine ve yaratıcı güce sahip olmalarına bağlıdır. Kalıcılıkları bu olaya dayalıdır. Antik yazarların ölümsüzlüğü özgün oluşlarında saklıdır.

Bu tartışmaya ilişkin Zibaldone'de (12 Temmuz 1823) yazdığı yazı da oldukça ilginçtir: "Şiirin çağdaş olması konusunda bağırıp çağırıyorlar. Yani günümüz dilini, fikirlerini kullanmak ve yaşadığımız olayları ve içinde bulunduğumuz yaşam tarzını sergilememiz gerektiğini söylüyorlar. Ve eskillerin kurmacasını, fikirlerini, yaşam biçimlerini, yaşadıkları olayları suçluyorlar. Ben de tam tersini söylüyorum. Her şey çağdaş olabilir ama, şiir değil. Şan, şöhretin bir hayal olduğunu söyleyen; özgürlük, yurt aşkı ve yurt kavramını benimsemeyen; aşkı çocukça bir şey olarak kabul eden; yanılsamaların kaybolduğunu; tutkuların büyük, soylu ve güzel olmadığı gibi tümden Yok olduğunu iddia eden bu insanların diliyle şair nasıl konuşabilir, fikirlerini nasıl izler ve yaşam tarzını kendisine nasıl örnek alabilir? Hem bütün bunları söyleyeceksin hem de şair olacaksın". Leopardi'nin antiklerde varlığını savunduğu özgünlük ve şiiri beslediğine inandığı yanılsama, imge, düş v.b. malzemenin zenginliği klasik yazarlara olan yakınlığının nedenidir. Ancak romantik "duyarlığa" uzak olmadığı da şiir dünyasına girdiği günden beri apaçık ortadadır. Ve doğal olarak 18. yüzyıl duyumcu ve özdekçi yaşam anlayışının da şiiri üstündeki etkilerini unutmamak gerekir.

Similar Books:

eBookmela
Logo